- koyu leke
- n. smutch
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
neftî — is., Far. neft + Ar. ī 1) Siyaha yakın koyu yeşil Karacaahmet in koyu servileri bulutsuz ufukta neftî bir leke hâlinde göze batıyordu. H. Taner 2) sf. Bu renkte olan … Çağatay Osmanlı Sözlük
ben — 1. zm. 1) Teklik birinci kişiyi gösteren söz Bütün sevgileri atıp içimden / Varlığımı yalnız ona verdim ben. A. K. Tecer 2) is., ruh b. Kişiyi öbür varlıklardan ayıran bilinç 3) is., fel. Bir kimsenin kişiliğini oluşturan temel öge, ego Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
benek — is., ği 1) Herhangi bir şey üzerindeki ufak leke, nokta, puan Burunlar koyu renkte beneklerle kaplıdır. S. Birsel 2) gök b. Güneş lekeleri yöresinde görülen, parlak taneciklerden ve parlak damarlardan oluşmuş bölüm, fakül Birleşik Sözler ağbenek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kara — 1. is. 1) En koyu renk, siyah, ak, beyaz karşıtı 2) sf. Bu renkte olan Kara gözlüm efkârlanma gül gayri / İbibikler öter ötmez ordayım. B. S. Erdoğan 3) Esmer 4) sf., mec. Kötü, uğursuz, sıkıntılı 5) mec. Yüz kızartıcı durum, leke 6) mec. İftira… … Çağatay Osmanlı Sözlük
karaltı — is. 1) Uzaklık ve karanlık sebebiyle kim veya ne olduğu seçilemeyen, belli belirsiz, koyu renkli biçim Az sonra, dört atlının karaltısını seçtiler. N. Araz 2) Hafif karanlık 3) Leke … Çağatay Osmanlı Sözlük
göze batmak — 1) aşırı derecede görünür olmak Karacaahmet in koyu servileri bulutsuz ufukta neftî bir leke hâlinde göze batıyordu. H. Taner 2) tedirgin etmek, uygunsuz veya yakışıksız görünmek 3) çekemezliğe yol açmak … Çağatay Osmanlı Sözlük